Daha Az Çalış, Daha Çok Kazan, Hayatı Dolu Dolu Yaşa
Şehir efsanesi değil. Doğru yöntemle mümkün.
“Daha az çalış, daha çok kazan, hayatı dolu dolu yaşa” kulağa klişe gibi geliyor olabilir. Hatta imkânsız gibi. Çünkü çoğumuzun zihni bugünkü iş düzenine programlı: Daha çok çalışırsan, daha çok kazanırsın.
Ama bu kalıbın dışına çıkan, gerçekten bu yaşamı kurmuş binlerce insan var. Ben de onlardan biriyim.
Peki o halde bu nasıl mümkün olabiliyor, onu konuşalım.
Şehir efsanesi, klişe veya clickbait olsaydı bile… Daha az çalışıp daha çok kazanmak fikri insana bir hoş geliyor değil mi? Söylemesi bile oldukça keyifli. İlk anda bunun bir palavra, aldatmaca olduğu fikrine kapılmamızın sebebi mevcut işimiz, alışık olduğumuz çalışma koşulları etrafında düşünmemiz. Ve bu doğal.
Oysa bunu anlamak için tersine mühendislik yapmamız gerekiyor. Yani önce çalışmaktan değil, hayatı dolu dolu yaşamaktan ne anladığımızı ortaya koymamız lazım.
“Hayatı Dolu Dolu Yaşamak” Ne Demek?
Herkesin standartları farklıdır ve mutlu, huzurlu, keyifli, yani “dolu dolu” bir hayat her birimiz için farklı anlamlara gelebilir. Benimki aşağı yukarı şöyle:
Günde 3 ila 5 saat civarında çalışıp geri kalan zamanımı diğer keyif aldığım şeylere ayırabilmek (diğer keyif aldığım şeyler diyorum çünkü bu yaklaşım sayesinde çalışmaktan da büyük keyif alıyorum).
İşten geriye kalan zamanlarımı ailemle, kitaplarla, seyahatle, ibadetle ve tutkularımla geçirebilmek. Her yıl bir kez yurt dışına çıkmak, sevdiğim şeyleri zorlanmadan satın almak, oğlumla maç izlemek ve oyun oynamak, bir kitap yazmak, sahnede konuşmak...
Gördüğün gibi öyle lüks yatlar, villalar, son model spor arabalar gibi uçan kaçan hayallerim yok. Ama olabilirdi de. Fark etmez. Eğer senin hayallerin böyleyse, o da saygıdeğer ve gayet anlaşılır. Önemli olan şu; doğru yöntemle bunlara erişebilirsin.
Zira bu yaşamın mümkün olduğunu fark ettiğin anda, mesele sadece “nasıl?” sorusuna dönüşüyor.
Çünkü eğer arzu ettiğimiz hayatı -veya ona olabildiğince yakın bir versiyonunu- yaşayamayacaksak, hayatın ne anlamı var değil mi?
Ben kendimle ilgili saydıklarımın birkaçı hariç hepsine eriştim. Şimdi 45 yaşında bir yetişkin olarak kalan ömrümün tadını olabildiğince çıkarmaya ve bu esnada bırakabileceğim en iyi mirası bırakmaya çalışıyorum. Bildiklerimi beni seven bir kitleyle paylaşıyorum.
Hayatının önemli bir kısmını yazarak kazanmış biri olarak yazmayı hala seviyorum ve mirasımın bir parçası olarak beni takip eden insanlara yazmanın ve online iş yapmanın inceliklerini öğretiyorum.
Konuya dönecek olursak, sen hayatı dolu dolu yaşamak konusunda beklentilerini netleştirdikten sonra ikinci aşamaya geçmelisin:
Daha Çok Kazanmak
Zenginlik gerçekten son derece göreceli bir kavram. Esasen zenginlik başkalarının ne düşündüğüyle değil, senin neye ilgi ve ihtiyaç duyduğunla ölçülür. Kimimiz için bu bir rezidans veya yazlıktır, kimimiz için sadece bahçeli küçük bir ev ya da mutlu bir evliliktir… ve belki neşeyle koşturan çocuklar.
Öyleyse hayal ettiğin hayatı karşılayacak kadar kazanıyorsan, zenginsin. Kayığıyla balık tutan köylü hikayesinde olduğu gibi.
Ve evet, maaşı yüksek ama zamanı olmayan biri; çocuğunu büyürken göremeyen bir baba; arabaları olan ama hiçbirini doyasıya süremeyen bir yönetici… Bence zengin değildir. Bu yüzden diyorum ki zenginlik sadece parayla ölçülemez, zamanla ölçülür.
Çocuğunu kucaklayıp doya doya öpmeden, oynayamadan, ona bisiklete binmeyi öğretemeden çocuğu lise çağını çoktan geçmiş ve babasına yabancılaşmış aileler olduğunu biliyor musun? Ben biliyorum.
İşinin kölesi olmuş nice insanlar var. Bunların pek çoğuyla tanıştım ve çalıştım. Babasından ne kadar mahrum kaldığını ve onu ne kadar özlediğini harika bir şekilde resmetmiş ve bunu babasının doğum gününde ona hediye etmiş bir çocuğun o hediyesine bakarak ağlayacak kadar da duygusal bir adamım.
Kısacası böyle bir çalışma şekli, böyle bir kazanç yöntemi kapsamımız dışında. Zaten bu yüzden diyoruz ya “daha az çalış, daha çok kazan, hayatı dolu dolu yaşa” diye.
Bizler sosyal varlıklarız ve çalışmak dışında ihtiyaçlarımız da var. Bunlar hiç de azımsanacak ihtiyaçlar değil. Benim bakış açım bu.
Bu sebeple Tek Kişilik İş Hayatın yaşam tarzı benimsediğim ve önemsediğim bir yaklaşımdır.
Özetleyecek olursak bu prensibi hayata geçirmek üzere önce beklentilerimizi belirliyor, sonra bu beklentileri karşılamaya yetecek kadar kazancın bir aylık karşılığını hesaplıyor / tahmin ediyoruz.
Bu bazıları için 50 bin liradır. Kimi için 90 bin, kimi için 150 veya 200 bin liradır. Bugün dolar 40 TL civarında iken, bu aylık yaklaşık 1500 ila 5000 dolar arasına tekabül ediyor.
Daha Az Çalışmak
Ardından günde kaç saat çalışmak istediğimize karar veriyoruz. Dediğim gibi bu benim için günde ortalama 3 ila 5 saattir. Haftalık olarak da belirleyebilirsin; haftada 20 veya 25 saat gibi.
Sonra da tatil gününü belirleyeceksin. Tatil günü önemli, es geçme. Başlarda iştahlı olursun ve “tatil istemez” dersin. Her gün çalışmaya başlar ve kısa bir süre sonra tükenmişlik yaşarsın. O yüzden mutlaka izin gününü belirlemelisin.
Tek Kişilik İş Hayatın: Neyi Hedefliyoruz?
Beklentini Netleştir
Dolu dolu yaşam senin için ne demek? Listele.Kaç Para Gerek?
Hayalini yaşamak için ne kadar gelir yeterli olur? 50 bin mi, 90 bin mi, 200 bin mi? Hesapla.Kaç Saat Çalışmak İstersin?
Benim için ideal: Günde 4 saat, haftada 24 saat. Seninkini belirle.Tatilsiz Olmaz.
Tatil günü belirle. Dinlenmeden devam edemezsin.Rakamları Birleştir:
Mesela: Haftada 6 gün, 24 saat çalışırsan → Günde 4 saat çalışarak ayda 90 bin kazanmayı hedefledin diyelim.
Bu hedef mümkün. Ama önce karar vermen gerek.
Kendi işini kuracak, günde 4 saat, haftada toplam 24 saat çalışacak, ve bir ayda 90.000 lira kazanacaksın. Şu an için harika bir hedef. Yolun önemli bir kısmını geldik. Tebrikler! Çünkü bu en önemli adımdı:
Karar vermek, hedef koymak ve bunu yazılı bir adanma/taahhüte dönüştürmek.
Peki, Ne İş Yapacaksın?
Şu anda sana “şunu yap” diyemem. Çünkü bu senin yolun. Ama nasıl karar vereceğini sana gösterebilirim.
Niş seçimi insanların en çok zorlandığı konulardan biri. Ama geliştirdiğim basit yöntemle bu süreci doğru şekilde yönetebilir, para kaybetmeden denemeler yapabilirsin.
Bu senin için bir kamp süreci olacak. Ama dikkat: Kapanma değil; kendini eve kilitlemeyeceksin. Bilakis dünyayla etkileşime gereceksin, sadece alıştığın şekilde değil. Gözlem yapacağın, insanlarla iletişim kuracağın, notlar alacağın, okuyacağın, yazacağın ve içerik üreteceğin bir dönem bu. Fikirlerini sınayacağın bir dönem.
Kendini dinleyeceksin. Ve sonunda iş fikrin ortaya çıkacak.
Devamı Geliyor: Tek Kişilik İş Hayatın
Bu yazı sadece girişti. Takipçilerime sordum ve çoğunluk bunu talep etti:
“Tek Kişilik İş Hayatın” adlı içerik serimde; niş seçimi, müşteri bulma, içerikle güven kazanma, ürünle para kazanma gibi konuları adım adım anlatacağım. Ve bunun içinde hikaye anlatımına da yer vereceğim.
Eğer sen de daha az çalışarak daha çok kazanmak ve hayatını yeniden tasarlamak istiyorsan:
👉 Bültene abone ol.
👉 Ücretsiz kaynaklarımı ve yaklaşan online eğitimlerimi kaçırma.
Hayalini ciddiye al. Çünkü başkası senin yerine bunu yapmayacak.
Sertifikalı Etkinlik Daveti
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve MentorX ortaklığında gerçekleştirilen Dijital Dönüşüm Haftası seminerlerinin tam da bu döneme denk gelmesi çok güzel oldu.
Seminer konuşmacıları arasında ben de yer alıyorum.
Öğretim Üyesi Dr. Tuğçenur Ekinci hanımefendi ile yaptığımız keyifli söyleşiden faydalanmak istersen, etkinliğe ücretsiz kayıt olabilir, YouTube veya LinkedIn üzerinden canlı yayınlarla etkinlik söyleşilerini izleyebilirsin.
Harika bir yazı. Ben de ne iş yapabilirim diye düşünenlerden ancak birşey bulamayanlardanım. İlk iki yazınız beni tam da buradan yakaladı. Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.